Hekimlerin sıkça karşılaştığı sorunlardan birisi de tutuklu ya da mahkumların muayenesi esnasında kolluk güçlerinin muayene odasında bulunup bulunamayacağı hususudur. Bu yazıda konu ulusal ve uluslararası mevzuattan yararlanılarak açıklanmaya çalışılmıştır.
Hukuki düzenleme
Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetim, Dış Koruma, Hükümlü ve Tutukluların Sevk ve Nakilleri ile Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Protokol m. 38 m. 2; “Hükümlü ve tutukluların hastanelerde muayeneleri, firara karşı engellerin bulunduğu muhafazalı odalarda yapılır. Jandarma muayene esnasında oda dışında bulunur ve gerekli güvenlik tedbirlerini alır. Doktorun yazılı olarak talep etmesi halinde jandarma, hükümlü ve tutuklunun kadın olması durumunda ise varsa öncelikle kadın infaz ve koruma memuru muayene odasında bulunur” hükmü gereği hastanelerde tutuklu ve mahkumların muayenesi için korunaklı odaların bulunması esastır.
Peki hastanelerde firara karşı korunaklı odaların bulunmuyor olması gerekçesiyle hasta ve hekim mahremiyetinin ihlal edilmesi mümkün mü?
Aynı Protokol m. 38/4; “Hastanelerde tutuklu ve hükümlüler için muhafazalı muayene odaları yapılıncaya kadar bu odalarda veya acil müdahale ve işlem yapılan yerlerde jandarma bulunur ve doktorla hasta arasında geçecek konuşmaları duymayacak uzaklıkta koruma tedbirini alır. Hükümlü ve tutuklunun kadın olması durumunda ise muayene odasında veya tetkikin yapıldığı yerde imkânlar ölçüsünde kadın jandarma personeli görevlendirilir. Kadın jandarma personelinin bulunmaması veya sayısının yeterli olmaması halinde kadın infaz ve koruma memuru güvenliği sağlar” fıkrası ise korumalı odanın bulunmadığı durumda odada jandarmanın belirli bir mesafede bulunmasına mümkün kılıyor.
Ancak bu protokolün ilgili maddesi temel insan hakları ve hasta hekim mahremiyeti kabullerine uygun düzenlendiğini kabul etmek mümkün görünmüyor.
Temelde işkence ve kötü muamelenin soruşturulmasını düzenleyen İstanbul Protokolü p. 313; “Her alıkonan kişi, gizliliğine saygı gösterilen bir ortamda muayene edilmelidir. Polis ya da diğer kolluk görevlileri hiçbir zaman muayene odasında bulunmamalıdır. Bu usuli güvenceden sadece muayeneyi yapan hekim, alıkonanın sağlık personeline karşı ciddi bir güvenlik riski oluşturduğu yönünde ikna edici bir kanıt olduğunu düşünüyorsa vazgeçilebilir. Böyle bir durumda, hekimin talebi üzerine, muayene sırasında polis ya da diğer kolluk görevlileri değil, sağlık kurumunun güvenlik personeli hazır bulunmalıdır. Bu durumda da, güvenlik personeli görüşülen kişinin işitme mesafesinin dışında (yani yalnızca görüş mesafesinin içinde) olmalıdır” şeklindeki düzenlemesi ile hasta hekim mahremiyetini esas alan ve insan hakları çerçevesine daha uygun bir çerçeveye sahip.
Benzer biçimde; Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Ceza İnfaz Alanındaki Tavsiye Kararları 42.3/a; “Bir mahpusu muayene ettiği sırada doktor veya ona rapor veren nitelikli bir hemşire; tıbbi gizliliğin normal kurallarına uyulmasına” dikkat etmelidir düzenlemesi ile hasta ve hekim mahremiyetinin tıbbi gizlilik kurallarına uygun bir biçimde yürütülmesi gerekliliğini vurguluyor.
Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları m. 35; “Tutuklu ve hükümlülerin muayenesi de öteki hastalarınki gibi, kişilik haklarına saygılı, hekimlik sanatını uygulamaya elverişli koşullarda yapılır ve onların gizlilik hakları korunur. Hekimin, bu koşulların sağlanması için ilgililerden istekte bulunma hakkı ve sorumluluğu vardır. Muayene sonucu düzenlenecek belge veya raporlarda hekimin adı, soyadı, diploma numarası ve imzası mutlaka bulunur. Belge ve raporun bir örneği kişiye verilir. Belge ve rapor baskı altında yazılmış ise, hekim bu durumu en kısa zamanda meslek örgütüne bildirir” düzenlemesi ile insan hakları kavrayışına ve uluslararası mevzuata uygun biçimde hasta mahremiyeti ilkesini esas alıyor.
Hekimin güvenlik tehdidi hissettiği durumda muayene odasında kolluk bulunmasını talep etme hakkı var mıdır?
Yukarıda yer verilen düzenlemelerin tamamında, hekimin güvenlik tehdidi gördüğü durumlarda yazılı talebi ile birlikte kolluğun muayene odasında bulunması mümkünüdür. Ancak bu durumun hekimlik mesleği etik kuralları gereğince hasta mahremiyetini ihlal edecek bir biçimde kötüye kullanılmaması gerekmektedir. Uygulamada çoğu durumda kolluk tutukla ya da mahkum hasta ile birlikte muayene odasına girmekte ve Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetim, Dış Koruma, Hükümlü ve Tutukluların Sevk ve Nakilleri ile Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Protokol gereği reddedebilmektedir. Kanaatimizce, muayene esnasında hekim bir güvenlik tehdidi görmediği sürece, hasta hekim mahremiyetine öncelik vererek kolluğun dışarıda beklemesi gerekliliğini hatırlatmalıdır. Kolluğun bu isteği kabul etmemesi halinde hekimin durumu raporlaması mümkündür.