22 Ocak 2025 İlker Urlu 0 Yorumlar

2018 yılında 3194 sayılı Kanun’a eklenen Geçici Madde 16 ile kamuoyunda imar affı olarak bilinen bir düzenleme yapılmıştı. Bu düzenleme uyarınca imara aykırılıklar bulunan yerler yönünden yapı kayıt belgesi almak mümkün hale gelmişti.

Yapı kayıt belgesinin düzenlenmesini mümkün kılan madde bendinde yer alan; “Bu madde hükümleri, 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununda tanımlanan Boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesi içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan ile İstanbul tarihi yarımada içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanlarda ve ayrıca 19/6/2014 tarihli ve 6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirlenmiş Tarihi Alanda uygulanmaz” fıkra ile istisnalar da düzenlenmiştir.

İlgili madde bendinde istisnalara da yer verilmiş olduğundan özellikle 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında kalan taşınmazlar için yapı kayıt belgesinin düzenlenip düzenlenemeyeceği konusunda şüpheler ortaya çıkmıştı. Uygulamada bu taşınmazlar yönünden de yapı kayıt belgesinin düzenlendiği ancak daha sonrasında çeşitli nedenlerle yapı kayıt belgelerinin iptal edildiği ya da geçersiz kabul edildiği görülmüştür.

Madde bendinde yeterli açıklıkta bir düzenlemeye yer verilmediğinden konu yargı mercilerinin önüne taşınmıştır. Hem Anayasa Mahkemesi hem de Danıştay, 2863 sayılı Kanun kapsamında yer alan taşınmazlar yönünden yapı kayıt belgesinin düzenlenemeyeceği yönünde kararlar vermiştir. Çeşitli yargı mercileri yönünden farklı kararların çıkması ile birlikte Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2023/7E., 2023/8K., sayılı 07/03/2023 tarihli kararı ile “…Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, hem İmar Kanunu’nun 4. maddesi, hem özel kanun olan 2863 sayılı Kanun’un amacı ile tarihi ve kültürel mirasın korunması ve geleceğe aktarılmasının önemi, hem de imar barışına ilişkin işlemlerin yürütülmesinde yetkili olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görüş yazıları birlikte değerlendirildiğinde, korunan yerler açısından, KVKBK’dan izin alınmadan inşa edilen yapılar hakkında yapı kayıt belgesi düzenlenemeyeceği, düzenlenmiş olması halinde de bu belgenin, ilgililere herhangi bir hak bahşetmeyeceği ve 2863 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemleri hukuka aykırı hale getirmeyeceği sonucuna ulaşılmıştır” gerekçesiyle 2863 sayılı Kanun kapsamında yer alan taşınmazlar yönünden yapı kayıt belgesi düzenlenemeyeceğine hükmedilmiştir.

Danıştay’ın bu kararı özellikle III. Derece arkeolojik sit alanları yönünden tartışmaya açık bir karardır. III. Derece arkeolojik sit alanlarında, bölge kurullarının izni ile yapılaşma mümkündür. Nitekim Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulunun 658 sayılı İlke Kararı da bu taşınmazlarda izin dahilinde yapılaşmanın mümkün olduğunu düzenlemektedir. Bu durumda izin dahilinde yapılaşmaya gidilmiş taşınmazlar yönünden düzenlenen yapı kayıt belgelerinin hukuki durumu ne olacaktır?

Kanımızca bu tür taşınmazlar yönünden izin dahilinde yapılaşmaya gidilmiş ve ruhsat işlemi gerçekleşmiş olduğundan 3194 sayılı Kanun kapsamında alınan yapı kayıt belgeleri geçerli olmalıdır. Ancak uygulamada yukarıda yer verilen Danıştay kararı doğrultusunda aksi yönde kararlar verildiği görülmektedir. Danıştay kararı dikkatli incelendiğinde bölge kurullarından izin alınarak yapılan taşınmazlar yönünden yapı kayıt belgesi düzenlenebileceği yönünde bir anlam çıkmaktadır. Ancak uygulamada Danıştay’ın ilgili kararı gerekçe gösterilerek aksi yönde kararlar verildiği görülmektedir.

Yorum ekle:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir