29 Ağustos 2024 İlker Urlu 0 Yorumlar

Türk Borçlar Kanunu m. 56, ağır bedensel zarar ya da ölüm halinde ölenin yakınlarının da manevi tazminat talep edebileceğini düzenlemektedir. Manevi tazminatın amacı, ağır bedensel zarara uğrayan ya da ölen bir kimsenin yakınlarının hissettiği acı ve üzüntünün bir nebze hafifletilmesidir. Bu yanıyla manevi tazminat örneğin destekten yoksun kalma tazminatından ayrışmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatını yalnızca ölenin desteğinden yararlanan ya da yararlanması muhtemel kimseler talep edebilirken, manevi tazminatı ölümden dolayı yoğun üzüntü duyan ölenin yakınları talep edebileceklerdir. Bu durumda mahkeme ölen ile manevi tazminat talep eden kimse arasındaki yakınlığı araştırarak tazminat talebi yönünden karar verecektir.

Ölenin yakınlarının manevi tazminat talep edebilmesi için, kusur sorumluluğunun arandığı durumlarda, zarar verenin kusurlu olması gerekmektedir. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nda kusursuz sorumluluk halleri de ayrıca düzenlendiğinden, bu tür durumlarda ölüm gerçekleşmesi halinde manevi tazminat talebi yönünden kusur aranmayacak, ölenin yakınlarına diğer koşulların varlığı halinde manevi tazminat ödenecektir.

Ölüm olayında olayın meydana geliş şekli, kusur oranları, sosyal ve ekonomik durumlar tazminat miktarını etkileyen hususlar arasında sayılabilir.

Konuyla İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay uygulamalarında manevi tazminat bir ceza olarak görülmediği gibi kişinin malvarlığında bir zenginleşme aracı olarak da düşünülmez.

“…Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir…” (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 29/04/2019T., 2018/3792 E., 2019/2482K.).

Hakim manevi tazminata karar verirken kusur oranlarını, olayın özelliğini, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını araştırarak hakkaniyete uygun bir karar vermelidir:

“…Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak gösterilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. Maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir…” (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 26/11/2018T., 2016/11209 E., 2018/7343 K.).

“…Davacılar Galip ve Meryem Y..’ın kızı diğer davacıların kardeşi olan Yasemin V..’ın davalı Birgen V.. idaresinde bulunan araçta yolcu olduğunu ve davalının tam kusurlu olarak neden olduğu kazada davacılar desteğinin öldüğünü belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır. Mahkemece davalı Birgen V..’ın ölenin eşi olması nedeniyle aynı şekilde acı ve üzüntü çektiği belirtilerek manevi tazminata hükmedilmemiş ise de davalı kazaya tam kusuru ile neden olmuş olup, hangi hallerde manevi tazminata hükmedileceği BK.47 (TBK.56.) maddesinde açıklanmış olduğundan somut olayın buna göre değerlendirilmesi gerekir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, B.K.’nun 47.(TBK.56) maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde uygun bir manevi tazminata hükmedilmek gerekirken yazılı şekilde manevi tazminat talebinin reddi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir…” (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 25/02/2014T., 2013/3271 E.  ,  2014/2524 K.).

Yorum ekle:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir