Yabancıların Türkiye’de, vize süresinden daha uzun kalmaları için ikamet izni almaları gerekmektedir. Yabancıların Türkiye’de kalışlarını 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik düzenlemektedir.
İlgili Kanunun tanımlamasına göre yabancı; Türkiye Cumhuriyeti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kimsedir.
Kanun’un 19.maddesine göre, Türkiye’de, vizenin veya vize muafiyetinin tanıdığı süreden ya da doksan günden fazla kalacak yabancıların ikamet izni almaları zorunludur. İkamet izninden muaf olanlar dışında kalan bütün yabancıların, vize süresinden uzun kalışları için ikamet izni almaları gerekmektedir.
İkamet izin türleri; kısa dönem ikamet izni, aile ikamet izni, öğrenci ikamet izni, uzun dönem ikamet izni, insani ikamet izni ve insan ticaret mağduru ikamet izni olarak düzenlenmektedir. Bu yazıda insani ikamet izni açıklanmaya çalışılacaktır.
Kanun’un 46. maddesinde insani ikamet izninin hangi durumlarda verilebileceği düzenlenmiştir. Buna göre; çocuğun yüksek yararı söz konusu olduğunda, Haklarında sınır dışı etme veya Türkiye’ye giriş yasağı kararı alındığı hâlde, yabancıların Türkiye’den çıkışları yaptırılamadığında ya da Türkiye’den ayrılmaları makul veya mümkün görülmediğinde, 55 inci madde uyarınca yabancı hakkında sınır dışı etme kararı alınmadığında, 53 üncü, 72 nci ve 77 nci maddelere göre yapılan işlemlere karşı yargı yoluna başvurulduğunda, başvuru sahibinin ilk iltica ülkesi veya güvenli üçüncü ülkeye geri gönderilmesi işlemlerinin devamı süresince, acil nedenlerden dolayı veya ülke menfaatlerinin korunması ile kamu düzeni ve kamu güvenliği açısından Türkiye’ye girişine ve Türkiye’de kalmasına izin verilmesi gereken yabancıların, ikamet izni verilmesine engel teşkil eden durumları sebebiyle diğer ikamet izinlerinden birini alma imkânı bulunmadığında, olağanüstü durumlarda insani ikamet izni verilmesi mümkündür.
İnsani ikamet izni taleplerinin Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün onayı ile valilikler tarafından verileceği düzenlenmektedir.
İnsani ikamet izni başvurularında, özellikle çocuğun yüksek yararının söz konusu olduğu durumlarla sıkça karşılaşıldığı gözlemlenmektedir. Türk vatandaşı kimseden çocuğu olan yabancının, evlilik birlikteliğinin kurulmadığı ya da bittiği durumlarda Türkiye’de doğan çocuğu ile ikamet izni olmaksızın ülkede kaldığı durumlarla karşılaşılması mümkündür. Aile ikamet izni ya da kısa dönem ikamet izninin alınamadığı bu tür durumlarda, insani ikamet iznine başvurarak çocuğun üstün yararı sebebiyle insani ikamet izni alınabilir.
Bir başka durumda, Türk vatandaşı ile evli olan ve Türk vatandaşından çocukları bulunan kimsenin boşanma halinde aile ikamet izni sona erdiğinde Kanun’un 34.maddesi uyarınca kısa dönem ikamet izni alması mümkün olmasına rağmen, kimi durumlarda bu izne başvurulmamakta ve insani izin başvurusu yapılabilmektedir. Bu tür durumlarda, çocukların Türk vatandaşı olması ve genelde yabancı ülkenin vatandaşlığında bulunmamaları nedeniyle ebeveyn ve çocuğun birbirinden ayrılmak zorunda kalması gündeme gelebilmektedir. Bu nedenle, kanımızca bu halde de insani ikamet izninden yararlanmak mümkün olmalıdır. Uygulamada da, özellikle çocuklar ve ebeveyn arasındaki bağın kopma ihtimalinin bulunduğu bu tür durumlarda insani ikamet izni başvurularının reddi kararının iptal edildiği görülmektedir. Nitekim ulusal ve uluslararası mevzuat gereği de çocuğun üstün yararı ilkesi esas alınmalıdır.
Anayasa m. 41/2; “Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir” 41/3; “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır” hükümleri ile çocukların korunmasını ve ana ve babasıyla birlikte yaşaması gereğini düzenlemektedir. 6458 sayılı Kanun m. 46; “Aşağıda belirtilen hâllerde, diğer ikamet izinlerinin verilmesindeki şartlar aranmadan, Bakanlıkça belirlenen sürelerle sınırlı olmak kaydıyla ve Genel Müdürlüğün onayı alınarak valiliklerce insani ikamet izni verilebilir ve bu izinler uzatılabilir: a) Çocuğun yüksek yararı söz konusu olduğunda…” hükmü ile çocuğun yüksek yararı söz konusu olduğunda insani ikamet izninin verilebileceğini doğrudan düzenlemiştir.
İnsani ikamet izni başvurularının reddi halinde İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca idare mahkemelerinde dava açmak mümkündür. Açılacak bu dava ile kararın uygulanmasının doğrudan ertelenmesi mümkün olmadığından kararın icrasını geciktirmek adına yürütmenin durdurulması talep edilmelidir.
Sonuç olarak, somut olayın niteliğinin uygun düştüğü ölçüde, insani ikamet izni talepleri yönünden çocuğun üstün yararı ilkesinin değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekmektedir.