Toplumsal yaşam koşulları, savaşlar ve çatışmalar gibi nedenlerle birçok insan ülkesini terk etmekte ve başka ülkelerde yaşamını sürdürmek durumunda kalmaktadır. Ülkemiz de önemli ölçüde göç alan ülkelerdendir. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile ülkemizde ikamet etmek isteyen kimselere yönelik çeşitli düzenlemeler bulunmaktadır.
İkamet izni çeşitleri nelerdir?
6458 sayılı Kanunun 30. maddesinde ikamet izni çeşitleri sayılmıştır. Buna göre kısa dönem, aile, öğrenci, uzun dönem, insani ve insan ticareti mağduru ikamet izni çeşitleri bulunmaktadır. Kişiler durumlarına uygun olan ikamet izni çeşitlerine başvuru yapabilmektedirler.
İnsani ikamet izni kimlere verilebilir?
İnsani ikamet izni Kanunun 46. maddesinde düzenlenmektedir. Buna göre; “Çocuğun yüksek yararı söz konusu olduğunda, Haklarında sınır dışı etme veya Türkiye’ye giriş yasağı kararı alındığı hâlde, yabancıların Türkiye’den çıkışları yaptırılamadığında ya da Türkiye’den ayrılmaları makul veya mümkün görülmediğinde, 55 inci madde uyarınca yabancı hakkında sınır dışı etme kararı alınmadığında, 53 üncü, 72 nci ve 77 nci maddelere göre yapılan işlemlere karşı yargı yoluna başvurulduğunda, Başvuru sahibinin ilk iltica ülkesi veya güvenli üçüncü ülkeye geri gönderilmesi işlemlerinin devamı süresince, Acil nedenlerden dolayı veya ülke menfaatlerinin korunması ile kamu düzeni ve kamu güvenliği açısından Türkiye’ye girişine ve Türkiye’de kalmasına izin verilmesi gereken yabancıların, ikamet izni verilmesine engel teşkil eden durumları sebebiyle diğer ikamet izinlerinden birini alma imkânı bulunmadığında, Olağanüstü durumlarda” kişilere insani ikamet izni verilebilmektedir.
Mahkemeler çocuğun üstün yararını insani ikamet izni için gerekçe kabul edebilir mi?
Çocuğun üstün yararı kavramını daha önceki bir yazıda tartışmıştık. Mahkemelerin de Kanunda ve uluslararası mevzuatta yer olan bu durumu insani ikamet izni yönünden değerlendirdikleri görülmektedir.
Ankara 1. İdare Mahkemesinin yakın tarihli verdiği bir kararında; “…Uyuşmazlık konusu olayda; davacının Türk vatandaşı … ile 2010 yılında evlendiği, Ankara … Aile Mahkemesine açılan dava sonucunda … tarihinde eşinden boşandığı, bu evlilikten 22.09.2011 doğumlu ikiz çocuklarının bulunduğu, çocukların velayetinin annede bulunduğu, çocukların halen ortaokul 8. sınıfta öğrenci oldukları, evlilik birliğinin 12 yıl sürmüş olması ve davacının bu evlilikten ikiz çocuğunun bulunması nedeniyle boşanma ile neticelenen evliliğinin Türk vatandaşlığını kazanmak için yapılan muvazaalı evlilik olmadığını gösterdiği, davacının Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açılan güzellik uzmanı ve kalıcı makyaj kurslarını bitirdiği bu haliyle kendini ve velayeti altındaki çocuklar için ekonomik faaliyetlerde bulunabileceği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacıya insani ikamet izni verilebilmesi için gerekli koşulların bulunduğu sonucuna varıldığından…” gerekçesiyle çocuğun üstün yararı ilkesini benimsediği gözeterek insani ikamet izninin verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Kararda, boşanma ile sonuçlansa da uzun süre devam eden evliliğin muvazaalı bulunmadığı ve müşterek çocukların ülkede eğitim aldıklarına vurgu yapılmıştır.
Karardan da anlaşılacağı üzere, insani ikamet izni üzerine açılacak davalarda ileri sürülecek hususlara dikkat etmek oldukça önemlidir.