Ceza yargılaması ile idari yargı arasındaki ilişki sıkça merak edilen bir konudur. Ceza hukuku ile özel hukuk yargılaması arasındaki ilişki, Türk Borçlar Kanunu m. 74’te düzenlenirken İdari Yargılama Usulü Kanununda bu yönde bir düzenleme bulunmamaktadır. TBK m. 74/1-2; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir” ve “Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz” hükümleri ile hukuk hakimi ve ceza hakimi arasındaki ilişkiyi düzenler. Yargıtay içtihatlarına göre de ceza mahkemesinin maddi hukuka ilişkin belirlemeleri ise hukuk hakimini bağlayacaktır. Ancak ceza mahkemesi ile idare mahkemesi arasında benzer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu konuda Danıştay kararları belirleyicidir. Özellikle disiplin hukuku yönünden ceza mahkemesi ile idare mahkemesi kararları arasında farklılık söz konusu olabilmektedir.
Danıştay kararlarına göre ceza mahkemesi kararlarının idari yargı kararlarına etkisi nasıldır?
Danıştay kararlarında ceza hukuku ile disiplin hukuku arasında amaç, usul ve sonuçlar bakımından farklılık olduğu kabul edilmektedir. Danıştay’a göre beraat kararı disiplin cezasına engel teşkil etmeyeceği gibi disiplin cezası verilmeyen bir kimse hakkında ceza yargılaması sonucunda cezaya hükmedilmesi mümkündür.
Danıştay disiplin soruşturmasında ceza yargılamasında sırasında toplanan bilgi ve belgeler ile dinlenilen tanık beyanlarından yararlanılabileceğini vurgulamakla birlikte ceza yargılaması sonucu verilen kararın disiplin soruşturmasını doğrudan etkilemeyeceğini istikrarlı olarak ifade etmektedir.
Konuyla ilgili Danıştay kararları
Danıştay bir kararında; “…Öte yandan, ceza hukuku ile disiplin hukuku arasında amaç, kapsam, usul ve sonuçları bakımından farklılıklar vardır. Ceza yargılamasında suçun niteliği ve delillerin takdirinde uygulanan ilke ve kurallar ile disiplin hukuku açısından uygulanan ilke ve kurallar birbirinden farklı olduğundan, idarenin ilgili hakkında disiplin cezası vermemesi, ceza mahkemelerince ceza verilmesine hukuki engel oluşturmayacağı gibi, aynı şekilde ceza yargılaması sonucu verilen karar, disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyecektir. Aksi uygulama, disiplin hukukunun amacı ve kendine özgü kurallarıyla bağdaşmamaktadır.
İdari yargı mercilerince, ceza mahkemesi kararından bağımsız olarak dava dosyasındaki disiplin soruşturmasına ilişkin bilgi, belgeler ve tanık ifadeleri çerçevesinde davacının isnat edilen eylemleri işleyip işlemediği ve bu eylemlerin disiplin suçu oluşturup oluşturmadığı hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi esas olup, maddi olayın açıklığa kavuşturulması için resen araştırma yetkisi kapsamında ceza yargılaması sırasında alınan sanık ve tanık ifadeleri, bilirkişi raporları gibi maddi delillerin ve yargılama sonucunda verilen ceza mahkemesi kararının ve bu karardaki tespitlerin kullanılması da mümkündür.
Uyuşmazlıkta, davacı hakkında fiilin sübuta erdiğine dair adli yargıda kesinleşmiş bir karar olmadığı gerekçesi ile iptal kararı verilmişse de, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve yargı içtihatları uyarınca, disiplin soruşturması ve ceza yargılaması süreçlerinin birbirinden bağımsız olduğu, hukukumuzda hangi fiillerin yüz kızartıcı ve utanç verici eylem kapsamında yer aldığına ilişkin bir düzenleme olmadığı, kamu hizmeti/öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerin tümünün önceden öngörülmesinin ve tespitinin olanaksız olduğu, dolayısıyla ceza kovuşturması neticesinde verilmiş olan kararın disiplin hukuku açısından kişilere yöneltilen suçlamanın yüz kızartıcı ve utanç verici bir suç olup olmadığının tespiti için disiplin makamlarına ve idari yargı mercilerine sadece karine teşkil edeceği, zira ceza hukuku ile disiplin hukukunun ilke ve esasları ile koruduğu menfaatlerin farklılık arzettiği, ceza kanunlarına göre suç teşkil etmeyen bir fiilin disiplin mevzuatına aykırılık teşkil etmesi ve cezalandırılmasının mümkün olduğu, aksi durumun kabulü halinde disiplin hukuku ve idari yargı mercilerinin işlevsiz hale geleceği tartışmasızdır. Bu itibarla, uyuşmazlığın esasına geçilerek bir değerlendirme yapılması ve bir karar verilmesi gerekirken, adli yargıda kesinleşmiş bir kararın bulunmadığı, isnat edilen “icbar suretiyle irtikap” suçunun işlenip işlenmediği ve yüz kızartıcı fillin bu suretle meydana gelip gelmediğinin adlî yargı makamı nezdinde yürütülecek bir yargılama sonucu ortaya çıkacağı gerekçesi ile dava konusu işlemin iptali yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır…” gerekçesiyle ceza yargılaması ile disiplin hukukunun farklı amaç ve usullerle hareket ettiğini kabul etmiştir (Danıştay 8. Daire Başkanlığı, 16/05/2025T., 2021/2063 E., 2024/2901 K.).
Danıştay bir başka kararında da; “…Ceza hukuku ile disiplin hukuku arasında amaç, kapsam, usul ve sonuçları bakımından farklılıklar vardır. Ceza yargılamasında suçun niteliği ve delillerin takdirinde uygulanan ilke ve kurallar ile disiplin hukuku açısından uygulanan ilke ve kurallar birbirinden farklı olduğundan, idarenin ilgili hakkında disiplin cezası vermemesi, ceza mahkemelerince ceza verilmesine hukuki engel oluşturmayacağı gibi, aynı şekilde ceza yargılaması sonucu verilen karar, disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyecektir. Aksi uygulama, disiplin hukukunun amacı ve kendine özgü kurallarıyla bağdaşmamaktadır…Disiplin cezaları; kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kişilerin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu hizmetinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahip oldukları tartışmasızdır…” gerekçesiyle her iki yargılama arasındaki amaç ve usul farkına vurgu yaparak sonuçlarının farklı olabileceğine hükmetmiştir (Danıştay 8. Daire Başkanlığı, 12/03/2025T., 2023/2342 E. , 2025/2428 K.). Danıştayın bu yöndeki kararları istikrarlıdır.
Sonuç olarak; Danıştay içtihatlarına göre ceza yargılamasının beraat ya da ceza yönündeki kararları disiplin hukuku yönünden doğrudan sonuç doğurmayacaktır. Bu nedenle hakkında beraat kararı verilen bir kimsenin disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası alması mümkündür.