13 Ocak 2025 İlker Urlu 0 Yorumlar

Anayasa Mahkemesi’nin 2016/11379 numaralı başvuru hakkında verdiği karar 09/01/2025 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesi kararında; üyesi oldukları sendikanın nöbet karşılığı ücret taleplerinin karşılanmaması üzerine aldığı nöbet tutmama kararına uyan öğretmenlere verilen disiplin cezalarının hukuka ve Anayasa’ya uygunluğunu denetlemiştir.

Anayasa Mahkemesi başvuruyu disiplin cezalarının demokratik bir toplum düzeninin gereklerine uygunluk yönünden değerlendirmiştir.

Anayasa Mahkemesi daha önce benzer olaylar yönünden verdiği bir karara (Tayfun Cengiz) atıf yaparak, bu karar ile somut başvuru yönünden bir karşılaştırma yapmıştır. Mahkemeye göre atıf yapılan kararda, TBMM’de görüşülen bir yasa tasarısına karşı bir sendika kararına uyularak eylemlilikte bulunulmasının sendikal örgütlenme özgürlüğü kapsamında değerlendirilmiştir. Mahkeme, artık son aşamaya gelmiş bir politika yapım sürecine müdahale göreve gelmeme şeklinde bir eylemlilik ile sürece müdahale edildiğini vurgulamaktadır.

Mahkemenin somut olay yönünden verdiği kararda ise, atıf yapılan karardan farklı olarak, aşağıdan yukarıya doğru bir politika yaklaşımının benimsendiğini (bottom-up approach) ve kanun yapıcıların  bu yolla etkilenmeye çalışıldığı kabul etmiştir. Mahkemeye göre bu yaklaşım, TBMM’de görüşülen bir yasal düzenlemeye karşı yapılan sendikal eylemden farklılık arz etmektedir. Mahkemeye göre bu tür reform taleplerinin hayata geçirilmesi politika yapıcılar ile talep edenler arasında yürütülecek müzakere süreçlerine bağlı olduğundan belirli bir zaman alması muhtemeldir. Bu tür bir talep karşısında süresiz bir nöbet tutmama eylemi demokratik toplum gereklerine uygun görülmemiş ve nöbet tutmama kararına katılan öğretmenlere uygulanan disiplin cezaları hukuka uygun kabul edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin kararına ve gerekçesine katılmak mümkün değildir. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin üç üyesi de haklı olarak bu karara katılmamışlar ve karşı oy gerekçesi yazmışlardır.

Mahkeme kararının gerekçesinde, sendika kararında aşağıdan yukarı doğru bir politika yaklaşımının benimsenmesinin olumsuz bir eylem olarak kabul edilmesi, sendikal örgütlenme ve bu hakkın kullanılması hakkı yönünden oldukça tehlikelidir. Sendika üyelerinin politika yapıcılara taleplerini iletmek üzere başlattıkları eylemin demokratik bir toplum düzenine ne tür bir olumsuz etkisi olabilir? Aksine bu tür eylemler yoluyla çalışanların taleplerini politika yapıcılara ulaştırması demokratik toplumun gereğidir. Diğer türlü ne sendikal örgütlenmenin bir anlamı kalır ne de sendikanın yasa yapıcılar üzerinde bir baskı imkanı olur. Sendikal örgütlenmeler karar alıcılar üzerince bir baskı unsuru olmayacaksa karar alıcılar sendikaları ya da çalışanları niçin dinlesinler? Üstelik kararda bu tür bir kabulün demokratik toplum düzenine ne tür olumsuz etkisi olacağı da açıklanmamıştır. Bu nedenle kararın Anayasa Mahkemesinin kendi ölçütlerine de aykırı olduğu kanaatindeyim.

Anayasa Mahkemesinin bu kararı hem sonucu hem de gerekçesi itibariyle sendikal örgütlenme hakkının kullanılmasını oldukça sınırlayacak bir etkiye sahiptir. Bu bakımdan kararın hukuki ve toplumsal sonuçları itibariyle demokratik hukuk düzenini olumsuz etkileme ihtimali bulunmaktadır.

Yorum ekle:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir